AKP iktidarı tarafından dayatılan zorunlu din dersleri uygulamasına tepki gösteren İzmir’deki Alevi derneklerinin temsilcileri, eğitimde dayatmacı ve tekçi zihniyetlere karşı mücadele etme çağrısı yaptı. İzmir Demokratik Alevi Derneği Sözcüsü Süleyman Deprem, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana Aleviler üzerinde Türk İslam sentezi zihniyetinden kaynaklanan bir asimilasyon, imha ve inkâr politikasının mevcut olduğunu belirtirken, Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç da, son dönemde AKP iktidarının eğitim alanına yönelik saldırılarını yoğun şekilde sürdürdüğünü söyledi.
Okulların açılmasıyla birlikte tekrar gündeme gelen zorunlu ve seçmeli din dersine karşı İzmir’de bulunan Alevi dernekleri mücadele çağrısı yıptı. AİHM’in Türkiye’nin bir an evvel dini eğitiminde, ailelere, inançlarını belirtmeye zorlanmadan seçme hakkının verilmesi yönünde düzeltme yapılmasını istemesi kararına rağmen, AKP Hükümeti’nin bu uygulamadaki ısrarına karşı çıkan Alevi dernekleri temsilcileri ve eğitimciler, devletin eğitim üzerinden uygulamaya koyduğu asimilasyon politikalarına tepki gösterdi. İzmir Demokratik Alevi Derneği Sözcüsü Süleyman Deprem, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana Aleviler üzerinde Türk İslam sentezi zihniyetinden kaynaklanan bir asimilasyon, imha ve inkâr politikasının mevcut olduğunu söyledi. Tüm ötekileştirilenler üzerinde uygulanan bu politikaların adının Cumhuriyet olmasına dikkat çeken Deprem, “İmha ve inkâr tüm inançların, ulusların ve ulusal azınlıkların üzerinde acımasızca uygulanırken bunun adı cumhuriyet olamaz” dedi.
‘AKP Kürt özgürlük hareketini yıpratmak istiyor’
Devletlerin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne aykırı bir şekilde bireylerin inancını belirlemeye çalışması sonucu bugün Ortadoğu’da IŞİD adı verilen katil çete örgütü yaratıldığını söyleyen Deprem, Ebu Suud’un fetvalarını kutsayarak konuşmalarına başlayan AKP iktidarının da bunda parmağı olduğunu vurguladı. Deprem, “AKP iktidarı bir Ortadoğu’da gelişen Kürt özgürlük hareketinin yıpratılması ve Ortadoğu’da Alevileri Sünnileştirme politikası üzerine kurulu gizli emelleri doğrultusunda hareket etmektedir” dedi.
‘AKP demokrasisini tanımıyoruz’
Bugün Türkiye’de AKP iktidarı tarafından dayatılan Türk İslam sentezinin eğitim sisteminde zorunlu din dersleriyle karşılığını bulduğunu söyleyen Deprem, gayrimüslümlerin ve Alevilerin çocuklarını Sünnileştirilmeye çalışıldığını belirtti. Bu dayatmaları kabul etmeyeceklerini vurgulayan Deprem, “Zorunlu din dersleri tamamen erkanın Alevileri ve Müslüman olmayan diğer dinsel azınlıkları zorla İslamlaştırma politikasıdır. Bu bize 12 Eylül ile dayatılmıştır. AKP 35 yıllık 12 Eylül yasalarını kaldırmadığı halde kendini demokrat olarak nitelendiriyorsa biz böyle bir demokrasiyi tanımıyoruz” diye konuştu. Ayrıca Alevilerin kendi değerlerine sahip çıkmadığı sürece binlerce yıldır yaşanan imha hareketleriyle yine karşılaşacağını belirten Deprem, Alevi toplumunu tüm dayatmacı ve tekçi zihniyetlere karşı mücadele etmeye çağırdı.
‘Tek dil tek din tek devlet anlayışından geri adım atılmalıdır’
Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Ali Kılıç da, son dönemde AKP iktidarının eğitim alanına yönelik saldırılarını yoğun şekilde sürdürdüğünün altını çizerek, ırkçı, Türk İslam sentezini öne çıkaran kendi siyasal anlayışını alana yaymaya çalışan bir duruş sergilediğini söyledi. Son dönemde TEOG uygulamasıyla 40 bin öğrencinin istemediği halde İmam Hatiplere zorunlu olarak kaydedildiğine dikkat çeken Kılıç, “Bu ülkede gayrimüslim de vardır alevi de vardır var olmaya da devam edecektir. Siyasal iktidar gayri müslim ve alevi çocuklara İmam Hatipleri dayatıyor. Kendi düşündüğü doğrultuda kendi istediği çizgide kendi istediği tarikatta, mezhepte bir eğitim dayatamaz” dedi.
‘Tekçi iktidar anadilde eğitim hakkını da gast ediyor’
Siyasal iktidarın tekçi politikalarıyla son dönemde anadilde eğitim hakkını da gasp ettiğini belirten Kılıç, yurttaşların anadilde eğitim görmelerinin insani bir hak olduğunu ifade etti. Siyasal iktidarın tekçi politikalarından bir an önce vazgeçmesi gerektiğini söyleyen Kılıç, son olarak şöyle konuştu: Bu ülkede farklılıklar vardır. Anadili Kürtçe olan, Çerkesçe olanlar, Lazca olanlar vardır. Bu anlamda yurttaşlarının anadiliyle kendilerinin ifade etmesi ve eğitim görmesi haktır. Yine laiklik kapsamında düşünüldüğünde 20 milyonun üzerinde alevi yurttaşın yaşamını yaşam şeklini yaşam felsefesinin gerektirdiği şekilde yaşaması insani bir haktır. Siyasal iktidar tek dil tek din tek devlet anlayışından bir an önce geri adım atmalıdır.