Gelişmeler, 7 Haziran Genel Seçimleri’nin Türkiye’nin geleceğine önemli etkide bulunacağını gösteriyor. 90 yıllık cumhuriyet, yeni bir sürece evrilmek üzeredir. Haziran 2015 seçimleri; toplum karşıtı klasik devletçi, iktidarcı, tekçi Türkçü ve İslamcı siyasetle, bütün toplumsal farklılıkların kendini özgürce ifade edebileceği, laik, emekten yana, eşitlikçi ve ekolojik toplumcu siyaset tercihleri arasında geçecek bir seçim olacaktır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın sultanlık ihtirasları üzerinden yürüyen Başkanlık Sistemi tartışmaları, AKP iktidarının tüm toplumsal renkliliği Sünni-İslamcı ve Türkçü zihniyetle tektipleştirme gayretleri, her türlü hak talebinin devletin zor aygıtlarıyla bastırılması ve bu yönlü yasalarla toplumun nefes alamaz hale getirilmesi, gidişatın hiç de iyi yönde olmadığını gösteriyor.
AKP, Alevi inanç kimliğini reddeden tutumunu da sürdürmektedir. Alevilerin eşit yurttaşlık talebi reddedilmekte, cemevleri ibadethane olarak kabul edilmemekte ve tekçi zihniyetle sosyal yaşamın her alanı Sünni İslam’ın egemenlikçi eril kodlarına göre şekillendirilerek Aleviler katmerleştirilmiş asimilasyoncu bir siyasal ve sosyal baskıyla yüz yüze bırakılmaktadır.
Türkiye halklarının AKP iktidarından kurtulması gerektiği açıktır. Bunun için de Türkiye’de inanç anlamında dışlanan Alevi, Hıristiyan ve Êzîdî topluluklar ile etnik olarak Kürtler, Ermeniler, Çerkesler, Lazlar ve dışlanan diğer tüm toplulukların güçlerini Haziran 2015 seçimleri için bir demokrasi cephesinde buluşturmaları elzemdir. Özellikle inançları yasaklanan, kendi öz toplumsal değerleriyle yaşamaları baskı ve katliamlarla engellenen Alevi toplulukların tercihlerini böylesi bir demokrasi cephesinde buluşturması, demokratik laik bir gelecek için önemli bir adım olacaktır.
Demokratik bir Türkiye’nin klasik devletçi partilerin siyasetleriyle gerçekleşmeyeceği artık herkesin farkında olduğu bir gerçekliktir. Bugüne kadar kendini sol, demokrat ve laik kesimlerin temsilcisi gibi sunmaya çalışan ancak son seçimlerdeki aday profilleri, Türkiye’nin acil sorunları karşısındaki aciz, tavırsız duruşu ve tamamen milliyetçi sağcı politikaya çakılıp kalmasıyla CHP’nin artık hiçbir umut vermeyen aşılmış bir siyasetin temsilcisi olduğu da demokrasi güçlerinin farkında olduğu bir durumdur. Bu duruşu ve siyasetiyle CHP, artık Aleviler için bir seçenek olmaktan çıkmıştır.
Türkiye’deki genel siyasi tabloya bakıldığında Halkların Demokratik Partisi (HDP), çürümüş 90 yıllık tekçi rejime karşı siyaseti toplumsal iradenin ortaya çıkarılması üzerinden geliştiren ve halkların sahip olduğu her tür renkliliğin tartışmasız özgürlüğünü savunan duruşuyla tek demokratik alternatif, seçenektir.
HDP’yi demokratik tek seçenek haline getiren güç, Kürt Özgürlük Hareketi’nin kadın esaslı yürüttüğü ve tüm Ortadoğu halklarını etkileyen toplumsal eşitlikçi, halkçı ve özgürlükçü pratiği, Kobanê ve Şengal’de DAİŞ barbarlığına karşı insanlığa umut veren Kürt kadınının destansı direnişi, emekçilerin hak gaspına karşı yükselen sesi, Alevilerin asimilasyona karşı duruşu, köylülerin HES’lere karşı doğayı korumaya yönelik direnişleri ve Gezi’de başlayıp Türkiye geneline yayılan toplumsal direnişin çığlığıdır. Ve bu güç, bugün Aleviler ve demokratik bir Türkiye isteyen herkes için büyük bir umut haline gelmiş durumdadır.
Her etnisiteden Aleviler, Türkiye’nin yeni bir siyasi sürece girdiğinin farkında olarak Haziran seçimlerinde kendilerini yalnızca katliam, baskı ve asimilasyon politikalarının kurbanı haline getiren CHP ve diğer düzen partileriyle tüm köprüleri yıkıp eşitlikçi, laik ve demokratik bir Türkiye için HDP’nin alternatif toplumcu siyasetine güç katacaklar. Alevilerin HDP’ye yönelik bu güçlü eğilimi, Alevi kurumlarına da tavırlarını netleştirmeyi dayatıyor.