RENGİN AZİZOĞLU / JİNNEWS / AMED
Yazar, oyuncu ve yönetmen Aysel Yıldırım, hem ekonomik hem de ifade özgürlüğü anlamında toplumun her kesiminin baskı altında olduğunu belirterek, “Toplumun her kesimi baskı altındayken öncelikle sanatçılar susturulmaya çalışılıyor ama bunu başarmaları çok daha zor. Sanatçı her zaman kendisine bir yerden bir çıkış alanı bulur. Sanat otoriteye söylenmiş bir sözdür” dedi.
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu (BGST) 1995 yılında kurulmuş tiyatro, dans, müzik ve toplumsal bilim araştırmaları alanlarında çalışmalar yürütmüş bağımsız bir sanat kurumu. BGST oyuncusu Aysel Yıldırım, son oyunları Zabel’i ve sanat alanının kadınlar için önemini anlattı.
Bir kadın kumpanyası
Zabel Yeseyan kişiliğinden çok etkilendiklerini ifade eden Aysel, Yıldırım, Zabel’in yüz yıl öncesinden bugüne seslenen bir kadın olduğunu söyledi. Yıldırım, “Çok karanlık günlerden geçmiş olmasına rağmen umudu her zaman kendine rehber edinmiş Zabel. Hiçbir zaman mücadeleyi bırakmamış bir kadın aynı zamanda çok iyi bir edebiyatçı. Soykırımın bir tanığı, deneyimlemiş ve içinden geçmiş bir kadın. 24 Nisan gecesi toplatılacak aydınlar içerisindeki tek kadın. Bir şekilde kaçmayı başarıyor ve ömrünün devamını sürgün içerisinde geçiriyor. Tüm bu hayat hikayesi bizi çok etkilemişti ama asıl etkileyen şey ‘Silahtar Bahçeleri’ romanında etrafındaki kadınlarla olan anılarını aktarmasıydı. Dolayısıyla bu oyunu bir kadın kumpanyası olarak ele aldık. Sovyet döneminde içeri alınan Zabel, o sorgunun karanlığından kaçmak için geçmişine sığınıyor. İçindeki kadınları hatırlıyor” diye konuştu.
Sanatçı susturulmaya çalışılıyor
Tiyatro ve sanat alanının kadın için çok önemli bir mücadele alanı olduğunun altını çizen Yıldırım, kadının hem kendini özgürleştirdiği, sözünü söylediği, eylemini yaptığı bir alan olduğunu kaydetti.
Sanatın tarafsız olamayacağını söyleyen Aysel Yıldırım, sanatın her zaman otoriteye karşı olduğunu dile getirdi ve ekledi: “Sanat faşizm koşulları altında kendisine bir çıkış yolu arar. Şu anda da çok zor dönemlerden geçiyoruz. Çok ciddi sansürle karşılaşıyoruz. Hem ekonomik anlamda hem ifade özgürlüğü anlamında toplumun her kesimi baskı altındayken öncelikle sanatçılar susturulmaya çalışılıyorlar ama bunu başarmaları çok daha zor. Sanatçı her zaman kendisini bir yerden bir çıkış alanı bulur. Sanat otoriteye söylenmiş bir sözdür.”
Baskılara karşı üretmeye devam edeceklerini vurgulayan Yıldırım şunları dile getirdi: “Amed Şehir Tiyatrosu oyuncuları sayesinde Diyarbakır halkıyla oyunlarımızı buluşturabildik. Nihayet kayyumsuz bir festival ve hak edilmiş bu salonda bize bu festivalin olanaklarını açtılar. Bunun arkasında da çok ciddi bir mücadele var. Hem bu salonlara hem bu alt yapıya büyük emekler verilmişti hem de iki senedir o alt yapıdan mahrum bırakılmış olmalarına rağmen Amed Şehir Tiyatrosu oyuncuları bu festivali devam ettirdiler. Biz de hiç aralık vermeden festivale katıldık ve dayanışmaya devam ettik. Dolayısıyla durmak yok dayanışmaya devam.”