Alevi kurumları öncülüğünde ÇEDES projesine karşı İzmir Gündoğdu meydanında gerçekleşecek 16 Eylül “Laik Yaşam, Laik Eğitim, Eşir Yurttaşlık” mitingini Alevi kurum yöneticilerine sorduk. Mitinge dair Alevinet’e konuşan Alevi Bektaşi Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Aydın Deniz, “16 Eylül Mitingi laikliğin ön planda tutulması için yapılacaktır.” dedi.
Mitingin Türkiye’deki eğitim sistemi üzerinden gericileştirme dinselleştirme ve siyasal İslam’ı yerleştirme çabalarına karşı bir gösteri olacağını belirten Deniz ”Türkiye’de laikliğin ön planda tutulması ve gerçekten laik bir yaşama geçmek umuduyla yapılan bir mitingidir. Laik yaşam, laik eğitim, bilimsel eğitim ışığında çocuklarımızın geleceğinin karartılmaması adına bu miting gerçekleştiriliyoruz.” dedi.
“UYGULATMAMAK İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ”
AKP iktidarı 21 yıllık döneminde geldiğinden itibaren eğitim sisteminde oynayarak gericileştirme kindar nesil yaratma çabasında olduğunu söyleyen Deniz, ”Her dönem bununla ilgili birer adım atıldı. Öncelikle 4 artı 4 artı 4, seçmeli din dersleri, sonra okullara mescit, sonra çocukları gezi bahanesiyle camilere götürme, sonra ana sınıfında zorunlu din dersleri, en son Diyanet Akademisi ve bundan sonra da bugün yaşadığımız ÇEDES projesi. imamların okullara girebilmesinin öne açılan ve gerici eğitimin tamamen hayat bulacağı bir proje bu. Bununla birlikte sonrasına planlanan adımlarında bir başlangıcı. Gerek karma eğitim olsun sonlandırılması anlamda gerek diğer adımlar uzun başlangıcı olacak. Bu bağlamda Türkiye siyasal İslam üzerine tamamen şekillenen bir siyasal yapaya dönüşmeye başlayacak ve bu bağlamda seküler yaşamı savunanların Türkiye’de yaşama şansı neredeyse kalmayacak. Dolayısıyla biz bu ÇEDES protokolüne güçlü ve kararlı bir ses çıkartırsak projenin durdurulması konusunda zannedersem başarılı oluruz diye düşünüyorum. Çünkü geçen sınıfın örneğini ana sınıfın zorunlu bir derslerinde yaşamıştık ve en azından erteleme çabası vermiştik ve ertelenmişti. Aynı şey ÇEDES protokolü için de geçerli. dolayısıyla bu ÇEDES protokolünün uygulanması Türkiye’de gerçekten birçok şeyin daha önünün açılması anlamına gelecek. Uygulatmamak için elimizden geleni yapacağız.” Dedi.
Aydın Deniz Alevi kurumlarının 35 yıllık hak talep mücadelesinde tabii somut olarak yasal olarak, anayasal olarak aldığı bir sonuç olmadığını ancak meşruluk anlamda ciddi bir sonuçlar aldıklarını belirterek, bununda yeterli olmadığına değindi.
Özellikle hak mücadelesinin son bir yıldır gündemlerin de ciddi şekilde Alevilere dayatıldığı bir süreç olduğu ama Alevi Hareketi bu konuda gerçekten gerek sokak, gerek meydan, gerek işte meclis yönü, gerek kapalı spor salonları, gerek farklı yerlerde gereken tavrını gösterdiğini söyeleyen Deniz, ”Bir ivme kazandı, mücadeleyi bayrağını yükseltiyor ama yeterli mi? Tabii ki değil bunun yeterli olması ve sonuç odaklı olabilmesi için tüm alanlarda bulunan cemevlerimiz, Alevi kurumlarımız, yöre derneklerimiz ve yerellerdeki diğer birleşenlerle koordinasyon halinde olmamız gerekiyor. Bu konuda şu an çabalar harcanıyor ama daha çok çaba harcanması ve zamanla yaşıyoruz açıkçası. Çünkü hak talep mücadelesini kırmak amacıyla özellikle Turizme ve Kültür Bakanlığı’nda kurulan o CEMİB daire başkanlığı hızlı bir şekilde çalışmalarına başladı ve örgütlü yapımızın altını boşaltmak için şu anda ciddi çabalar harcıyorlar. Bundan dolayı da biraz daha sancılı bir süreç daha çok mücadelenin yükseltileceği bir döneme giriyoruz. hak mücadelesinin sonuçlanması sadece Alevilerin burada verdiği mücadeleyle sonuç bulmaz. Türkiye’nin demokrasi güçlerine bu sürece dahil olması ve demokrasi mücadelesi veren sünni canların da empati kurarak bu mücadeleye destek vermesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için çabalarsak ancak bir zihniyet değişikliği olursa sonuç alınabilir diye düşünüyoruz. Yoksa tek başımıza bir mücadeleyle, koskoca devlet aygıtıyla belli bir yere kadar mücadele edebiliyoruz.” şeklinde konuştu.
ALEVİNET