Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara önceki gün, cemaat yurdunda yaşadığı baskılardan ve gelecek kaygısından dolayı intihar etmişti.
Yaşadıklarını anlattığı video sonrası intihar eden genç, cemaat yurtlarındaki şartları ve Türkiye’de gelecek kaygısı yaşayan gençlerin durumunu yeniden gündeme getirdi.
Bütün bunlar bir yandan güldür güldür akarken, ülkece bilimden ve sanattan da hızla uzaklaşıyoruz. İdarecilerimiz bilimle kavga ediyor, matematiğe posta koyuyor, fizik kurallarına neredeyse inanmıyor. “Benim alanım” diye diye, mantıktan ve akıldan uzaklaşıyoruz. Bakalım bu uzaklaşma evrenin genişlemesinden daha mı hızlı olacak? Bakalım cehalete açılan karanlık kapıdan daha kaç adım ilerleyeceğiz. Hem geriye, hem dibe doğru düşüşümüz sürüyor. Kemerlerinizi bağlayın ya da bağlamayın, nasıl olsa artık fark etmiyor. giderecek, yarınlara umutla bakabilecekleri eğitim politikalarına ivedilikle ihraç duyulmasına karşın, AKP iktidarı inatla kindar ve dindar nesil yetiştirme konusunda kararlılığını sürdürüyor.
Biatcı, ümmetçi, mezhepçi eğitim yerine; çağdaş, sorgulayıcı ve bilimsel bir eğitim sistemine zaman kaybetmeden geçiş yapılamaz ise, Enes Kara gibi gençlerimizi kaybetmeye devam edeceğiz.
Laiklik ile barışık eğitim sisteminin yanında atılacak en önemli diğer bir adım ise tarikat ve cemaatlerin öğrenci yurtlarına muhtaç olan öğrencileri kurtarmak olacaktır. Kamunun denetlenebilir yeterli sayıda öğrenci yurtları açmak devletin öncelikli görevlerinden biri olmakla birlikte öğrenci taleplerini karşılıksız gidermek olmalıdır.
Ama gelin görün ki diyanet okul öncesi eğitim kurumları kuruyor; okul öncesi eğitim diyanetin işi mi, milli eğitimin işi mi? Sübyan mekteplerini kurmuşlar, kurumsallaştırmaya, kalıcılaştırmaya, zorunlu yapmaya çalışıyorlar.
Her gün ayrı bir eziyet, her gün ayrı bir anlamsızlık içinde çabalayan gençler ve giderek daha da korkunçlaşan bir idare. Dini devlet eliyle kullanıp ülkedeki neredeyse her değerin içini ısrarla boşaltan bir yaklaşımla ellerimizden kayan hayatlar.
Cemaatlerin, mafyaların, tarikatların, çıkar ağlarının gölgesinde bir gelecek ne kadar parlak olabilir. AKP iktidarının yol vermesiyle birlikte, tarikat yurtları ülkenin dört bir yanına yayıldı. Yurtlarda yaşanan skandallar öğrenciler için büyük tehlike arz ediyor. “Ekonomik olsun diye kuzu kesin” diyen insanlar peydah oluyor.
Gerçekten de insan beyninin yüzde yüzünü kullanırsa bunlar olabiliyormuş demek ki. Bir yandan da lüksün, şatafatın, görgüsüzlüğün adının itibar olma durumu var. İyi yerlerde akrabası, tanıdığı olan herkesin altında bir tekerleğine bile durumumuzun yetemeyeceği araçlar, tekneler var. Soran olursa da “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” denir, geçilir.