Son günlerde herkesin dilinde olan fakat içini bilmeden bununla halay çekip göbek atanlar, arabeskleştirenler, içki masalarına meze yapanlar, üzerinden para kazanmaya çalışanlar, üzerinde herhangi bir hakkı olmadan hak talep edip yetmezmiş gibi kendi üzerine kaydedenler. Evet evet doğru okudunuz. Bunlar oldu işte. Merak ediyorsunuz biliyorum. Neden bahsettiğimi anlamaya çalışıyorsunuz. Size şimdi söyleyeceğim ama şaşırmayın. Çoğunuz saydığım bir çok şeyi muhtemelen o DEYİŞİ dinlerken yaptınız. dikkat ettiyseniz DEYİŞ diyorum DEYİŞ olduğundan dolayı, türkü değil çünkü.
Sizin de suçunuz yok. Size öyle dinlettiler ne yazık ki. ALİ HAKİ EDNA’NIN (FİGANİ) yani Elbistan Alxasın Ali Hocası. Kaleme aldığı AHU FİGAN DİLBER yani PERVAZ deyişini kendi çıkarları için ahlaksızca kullanan sözde “sanatçılar” ki bunlarda aynı bizler gibi kendilerini Alevi olarak tanımlıyorlar. Ama sorsanız Aleviliğin inançlarının ne anlama geldiğini bilemezler. Bilselerdi değerlerini, kültürlerini hiçe sayarak asimile etmezlerdi. Asimilasyon böyle süre geliyor. Bu şahıslar kendi içimizdeki asimilasyonun temsilcileridir. Ama bilsinler ki Ali Haki Edna’nın ismini kirletemeyecekler. Edna, topluma mal olmuştur.
Onun kalemi, bilgeliği sizin üstünüzde. Topluma kattıkları sizi aşar. İçinizi rahat tuttun. Kalıcı olan Ali Haki’dir. Siz yarın yok olacaksınız. İsminiz bile hatırlanmayacak. Çünkü iyi şeyler yapmadınız. Alevi toplumu sizi affetmeyecek.
Ben şuan buradan aslında AHEV, AK-EL, SEV-DER ve Elbistan, Kürecik bölgesinde bulunan derneklere çağrıda bulunmak istiyorum. Değerinize FİGANİ ve Onun mirasına sahip çıkın, öncülük edin, sesiz kalmayın.
Sizlere Ali Haki Edna’nın yaşamı ve hayat felsefesini de aktarayım;
ALİ HAKİ EDNA ve Bilinen Mahlasları
(1305″1889″-1961)
1. Figani
2. Hicrani
3. Gedai
4. Gulami
5. Ali
6. Hoca
7. Hürü
8. Efdali
9. Harhari
10. Visali
11. Ednai
12. Haki
Asıl adı Ali Doğan olan Ali Haki Edna, 1889 yılında Maraş’ın Elbistan ilçesine bağlı Yayılıpınar köyünde dünyaya gelmiştir. Maraş’ın Elbistan ilçesinden Alxas aşiretine mensup tanınmış bir ailenin çocuğudur. Babasının isminden dolayı yörede Kamber’in oğlu Ali olarak tanınmıştır. Yaşadığı dönemde kendi yöresindeki birçok insana göre daha fazla eğitim almış ve çok okumuştur. Çevresinde bilgili, kültürlü ve entelektüel bir kişi olarak tanınmıştır. Maraş’ın Elbistan ilçesine bağlı Çıtlık köyünde Arap harfleriyle tahsilini tamamladıktan sonra, yaşadığı köy ve civar köylerde adeta bir eğitim seferberliği başlatarak başta çocuklar olmak üzere yöredeki birçok insana okuma ve yazmayı öğretmiştir. Ali Haki Edna, yirmi sekiz yıl boyunca yöredeki bu eğitim hizmetini sürdürmüştür. Bu nedenle yörede Ali Hoca olarak da tanınmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında halktan devlete yardım amaçlı para toplamış ve yöresindeki gençleri asker olmaya teşvik etmiştir. Bölgedeki Alevi Bektaşi inancına mensup âşık ve dedelerden oluşan ve Alevi Bektaşi inancının yeni bir yorumu olan “Hakikatliler /Hakikatçiler” akımının en önemli temsilcilerinden birisi olmuştur. Ömrünün neredeyse tamamını, Alevi Bektaşi inancını tasavvufi ve felsefi yönleriyle özümseyerek yaşamış ve çevresindeki insanlara yaşatmaya çalışarak geçirmiştir. Eğitim faaliyetleri dışında kalan zamanını yörede “Hakikatçiler Meclisi” diye anılan arkadaş grubuyla bir araya gelerek, sazlı sözlü ilim ve irfan sohbetleri yaparak geçirmiştir. Yine bu mecliste alınan kararlarda ve ikna meselelerinde birincil kişi olma vasfına sahip olmuştur. Ömrünü Hakikatçi Alevilik anlayışını öğrenmeye ve öğretmeye adayan Ali Haki Edna, 1961 yılında doğduğu köy olan Maraş’ın Elbistan ilçesine bağlı Yayılıpınar köyünde vefat etmiştir (Kömür 2007: 7-21).
Hayatını Alevi Bektaşi inancının 1800’lü yılların sonuna doğru yöresel kapsamda ortaya çıkan “Hakikatçilik/Hakikatliler” anlayışını uygulamaya ve sürdürmeye adayan Ali Haki Edna’nın şiirlerinin de bu anlayış çerçevesinde şekillendiği görülür. Ali Haki Edna, hem aruz vezniyle hem hece ölçüsüyle şiirler kaleme almıştır. Bilhassa aruzlu şiirlerinde Arapça ve Farsça sözcük ve terkipleri yoğun bir şekilde kullanmıştır. Dolayısıyla bu şiirlerinin dili hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerine kıyasla daha ağırdır. Alevi Bektaşi tasavvufuna ait kavram ve terimlere şiirlerinde yoğun bir biçimde yer vermiştir. Hâliyle şiirlerinin temel konusunu da Alevi Bektaşi inancına ait tasavvufi ve felsefi hususlar oluşturmuştur. Bilhassa ilahi aşkı insan hayatının en büyük zenginliği olarak görmüştür. Bir özdeyişinde; “Aşk, kemaletten üstündür. Kemalet rezaletin içindedir. Rezil olmadan rızaya erişilmez” diyerek aşkı en yüce değer olarak vurgulamıştır. Şiirlerinde tasavvuf ve aşkın yanında, yoğun olmasa da kişisel duygu ve hayallerini, sosyal ve siyasi meseleleri de zaman zaman konu edindiği olmuştur. Ali Haki Edna, ilk olarak âşık olduğu kızın ismi olan Hürü (Huri) ismine ithafen “Ali Hürü” ya da “Hürü” mahlasıyla şiirler söylemeye başlamıştır. Ardından “Ali Haki” ve “Ali Haki Edna” mahlaslarını kullanan Ali Haki, uzun bir dönem “gönül üzüntüsü, yürek sıkıntısı ve devamlı isteyen, arzulayan” anlamına gelen “Harhari” mahlasıyla da şiirler kaleme almıştır. Kaynaklarda, bu mahlasların yanında “Figani”, “Hicrani”, “Ednai”, “Gulami”, “Visali”, “Gedai” ve “Haki” mahlaslarını kullandığı aktarılmıştır (Kömür 2007: 22-35).
“İş bu ayetle tamamdır üç yüz otuz beş gazel/ Ümidin olsun müyesser sen ver ikbali Ali” şeklindeki beyitiyle yazdığı gazel sayısının üç yüz otuz beş olduğunu bizzat kendi şiirinde belirtmiştir. Nitekim divanında yer alan gazellerin sayısı da üç yüz otuz beştir. Divanının ikinci bölümünde yer alan bu üç yüz otuz beş gazelin tamamı “Ali” rediflidir. Ali Haki’nin diğer şiirlerinde de yer verdiği üç yüz otuz beş sayısının özel bir formel sayı olduğu anlaşılmaktadır. Şiirlerinde formel sayılara, tasavvuf edebiyatı ve divan şiirine özgü sembol ve motiflere sık sık rastlanır. Divanının birinci bölümünde ayrıca hece ölçüsüyle kaleme aldığı deyiş ve nefeslere de yer vermiştir. Divanında, yukarıda geçen mahlaslardan en çok “Ali Haki Edna” ve “Harhari” mahlaslarını kullanan âşık, ayrıca “Figani”, “Hicrani” ve “Visali” mahlaslarıyla yazdığı şiirlerine de yer vermiştir. Ali Haki Edna’nın bizzat kendi eliyle kaleme aldığı bir adet mensur eseri ile bir adet divanı mevcuttur. Bu eserlerden Divan, Ali Haki Edna Divanı – Hayatı, Yaşam Felsefesi, Şiirleri adıyla Mehmet Kömür tarafından hazırlanarak yayımlanmış olup, mensur eseri henüz yayımlanmamıştır.
Bu alıntıyı Yazar Mehmet Kömürün araştırmalarından yaparak sizlerle paylaştım. Taktir sizlerin.