Demokrasinin Tüm Kurumlarıyla İşlediği Demokratik Bir Cumhuriyet…

12 Eylül darbesinin üzerinden dile kolay 42 yıl geçti o dönem gözaltına alınan ve bir daha aramıza dönemeyen yoldaşlarımızı hangi siyasi yapıdan olursa olsun saygı ve sevgiyle anıyorum. Başka ne mi oldu ? Saymakla bitmez ama…

» 650 bin kişi gözaltına alındı, tarihte az görülür vahşette ağır işkencelerden geçirildi

» 1 milyon 683 bin kişi fişlendi.

» Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.

» 7 bin kişi için idam cezası istendi.

» 517 kişiye idam cezası verildi.

» Haklarında idam cezası verilenlerden 50 kişi asıldı.

» 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü.

» 171 kişi işkenceden öldü.

» 144 kişi cezaevlerinde öldü.

» 14 kişi açlık grevinde öldü.

» 16 kişi “kaçarken” vuruldu.

» 95 kişi çatışmada öldü.

» 73 kişiye doğal ölüm raporu verildi.

» 43 kişinin intihar ettiği bildirildi.

» 71 bin kişi TCK”nin 141, 141 ve 163. maddelerinden yargılandı.

» 98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı.

» 338 bin kişiye pasaport verilmedi.

» 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı.

» 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı.

» 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına çıktı.

» 937 film sakıncalı bulunduğu için yasaklandı.

» 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu.

» 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi.

» 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis istendi. » Gazetecilere 3 bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verildi.

» 31 gazeteci cezaevine girdi. 300 gazeteci saldırıya uğradı.

» 3 gazeteci silahla öldürüldü. » Gazeteler 300 gün yayın yapamadı.

» 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.

» 39 ton gazete ve dergi imha edildi.

» Derneklerin, partilerin, Türk-İş dışındaki sendikaların faaliyeti durduruldu. Varlıklarına el konuldu.

» Üniversite hocalarından 5000 kadarı görevden alındı, güvenlik soruşturmasına tabi tutuldu.

» Belediye başkanları görevden alındı, yerine sıkıyönetim atama yaptı.

» Sendikalaşma kaldırıldı, çalışanların kıdem tazminatı gibi kazanımları daraltıldı, ücretler ve sosyal haklar budandı, grev hakkı yasaklandı.

» Zorunlu din dersi getirildi; Türk İslam sentezi bir kültürün milli kültür olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı; Diyanet İşleri’nde 260 din görevlisinin maaşının Rabıta-ül islam örgütünce ödenmesi onaylandı…

Ne yazık ki 12 Eylül faşist rejimi temel unsurlarıyla katlanarak devam ediyor. Darbecilerin yaptığı 12 Eylül Darbe Anayasası ile Siyasi Partiler, Seçim Barajı, YÖK, RTÜK, Sendikalar yasalarının yanı sıra, 12 Eylül devletinin hukuki temellerini oluşturan 1980-83 döneminde yapılan 600 civarında yasa ve binlerce yönetmelik 42 yıldır sürüyor.

12 Eylül projeleri arasında ; aşırı milliyetçi, kafatasçı , şoven ve yobaz görüşlerin önünün açılması da vardı. Bu amaçlarına ulaşmak ” kindar ve dindar ” bir nesil yetiştirmek için bütün güçlerinin kullandılar ,kullanmaya da devam ediyorlar.

Aslında bu proje “Pentagon’un ‘Ulusal Güvenlik Devleti’ Türkiye’deki derin tarihsel köklere sahip tutucu, bürokratik, milliyetçi devlet geleneği ile örtüştü. Böylece devlet-toplum ilişkilerinde dengenin tamamen toplum aleyhine bozulduğu, yurttaş karşısında devletin kutsallaştırıldığı bir durum ortaya çıktı.

1983’de ‘Ulusal Güvenlik Devleti’ne tekabül eden ;Kontrollü Demokrasiye’ geçilirken askeri cunta, Türk siyasal yaşamında var olan, ancak daha çok bir danışma organı gibi çalışan Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) yetkilerini arttırarak, sürekli bir iktidar ortağı haline getirdi. Sözde sivil hükümetlerin ‘Ulusal Güvenlik Rejimi’ çerçevesinde iktidarı darbe rejimiyle bölüşmeye razı oldular. 12 Eylül projesinin sadece askeri darbe değil, ülkenin ekonomik yapısı, toplumun siyasi tercihleri, düşünce ve kültürel özellikleri ile oynayan, ancak ‘yerlilik’ bağları olmayan bir proje olduğu yıllar sonra yine ortaya çıktı.

“Eşitlikçi, insana ve kardeşliğe dayalı yüksek değerler tasfiye edilerek; para, statü ve güce dayalı aşağı değerler sisteminin önü açıldı. 12 Eylül sonrası gençlik, işte bu aşağı değerler kuşatması altında yetişti. Klasik kapitalizmin üretime yönelik yapılanması dahi gözden düşürüldü, Para ile para kazanmak varken, üretim gibi zor ve sorunlu işlerle uğraşmaya gerek kalmayacaktı. Siyaset yapma ile çıkar sarmalları arasında çürüme iç içe geçti. Bu durum siyaseti çürüttü. Çürüme, sonunda tüm kurumları sarmalı içine aldı.”

12 Eylül’ün darbeciliğinin yargılanamayışının bedelinin 28 Şubat, onun da bedelinin 15 Temmuz darbe girişimi ve tek adam rejimi oldu. Aradan ne kadar zaman geçerse geçsin, yeni bir darbe olmamasının en gerçekçi yolu darbelerle hesaplaşmak, darbecilerin ve işkencecilerin yargılanmasını sağlamaktır. Bir kere daha vurgulayalım ; Amacımız ve hedefimiz ; demokrasinin tüm kurumlarıyla işlediği Demokratik bir Cumhuriyettir.

17/09/2022

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın diğer makaleleri