Yeni bir yıla girdik… 2023 yılının laik, demokratik, eşitlikten, barıştan, emekten-emekçiden yana olan herkese sağlık, huzur getirmesini umuyor; dil, din, renk ve düşünce ayrımının yapılmadığı, haksızlıkların, acıların, savaşların, ölümlerin, adaletsizliklerin, kadın cinayetlerinin ve doğa katliamlarının olmadığı, sömürücü zihniyetin son bulduğu ve barışın egemen olduğu yeni bir yıl diliyorum.
Sizlerin de bildiği gibi 17-18 Eylül tarihlerinde Hacıbektaş’ta 2 günlük bir çalıştayda bir araya gelen çatı kurumlarımız iki önemli sonuç elde etmiş oldu. Birincisi AKP’nin Alevilere yönelik taktiksel politikasına hızla cevap verilmesi. İkincisi ise Alevi toplumunun en geniş katılımla birlikte yol yürüme iradesini açığa çıkarması oldu.
Yaşanan bu gelişmeler toplumumuz tarafından yakından izleniyor ve pratikte gözlemlediğimiz gibi heyecan uyandırıyor. Bunun bir örneği olarak Ankara’da meclisin önünde yüzlerce canımızın çok kısa süre içinde bir araya gelmesi oldukça anlamlıydı. İktidarın kolluk kuvvetleri aracılığıyla Meclis önünde yapmak istediğimiz kitlesel basın açıklamasına yönelik engelleyici bir tutum sergilemesi ise Alevi uyanışından duyulan rahatsızlığın somut göstergesiydi. O gün orada torba yasaya karşı bir araya gelen canlar kurulan barikatlara rağmen meclis önüne yürüme kararlılığından taviz vermedi. Ve meclisin önünde taleplerimizi bir kez daha güçlü bir şekilde haykırdık. Meclisin önünde bunlar olurken aynı günün gecesi, sanki yangından mal kaçırır gibi Cumhurbaşkalığı kararnamesiyle Kültür Bakanlığı’na bağlı sözde Alevi Bektaşi Başkanlığı’nın kurulduğu duyuruldu. Bu rövanşçı, diyaloğa kapalı ve dediğim dedik tutum anti-demokratik yönetim anlayışının bir tezahürüdür ve burada amaç meseleyi çözmek değil, tam tersine çözümsüzlüğe itmektir. Daha da somutlaştırırsak cemevlerinin ibadethane statüsünü tanımama, statüsüzlüğe mahkum etme girişimidir.
Bizim bu demagojik söylemlere ve çözümsüzlüğe itibar etmemiz söz konusu olamaz. Kimse de yurtseverliğimizi sorgulayamaz. Ortada Alevilerin hak ve taleplerini baskılamak isteyen, ülkenin demokratikleşme sürecini akamete uğratmak isteyen bir iktidar anlayışı var. Biz Aleviler bu egemen anlayışın değişmesi gerektiğine inanıyoruz. Sadece kendimiz için değil ezilen, sömürülen ve ayrımcılığa uğrayan tüm kesimlerin ortak paydalar etrafında buluşması gerektiğini savunuyoruz.
Biz kurultaya hazırlık döneminde bileşen kurumların temsilcileri olarak farklı bölgeleri kapsayan saha çalışmaları yaptık. Malatya, Erzincan, Dersim, Sivas, Yozgat, Tokat, Varto ve İstanbul’da toplantılar organize ettik. Çok sayıda cemevi ve yöre derneklerinden canlarımızla bir araya gelip kurultaya davet ettik; belediyelerle ve gazeticelerle buluşmalar gerçekleştirdik. Kendi açımızdan değerlendirdiğimizde kongreye hazırlık döneminin başarılı geçtiğini söyleyebiliriz. 25 Aralık günü Yenikapı’da gördüğümüz kitlesellik emeğimizin karşılığını aldığımızı gösteren ve hepimizi umutlandıran bir tablo ortaya çıkardı.
Türkiye’nin ve Avrupa’nın dört bir yanından ve İstanbul’un Alevi yoğunluklu mahallelerinden akın akın kurultayın yapıldığı salona gelen canlarımız, akademisyenlerimiz, sanatçılarımız, sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, hemşeri derneklerimiz tam anlamıyla bir demokrasi şöleni yaşattı. Orada bir olan, iri olan, diri olan toplum gerçekliğimiz tüm kesimler tarafından görüldü. Kurultaya olan inanılmaz ilgi, örgütlü Alevi hareketinin hanesine yazılan bir diğer başarı oldu. Tüm sürekleriyle beraber yolda birlik açısından önemli bir enerji de açığa çıkmış oldu ve iktidarın Alevilere dayattığı politikaların toplumumuz nezdinde bir karşılığı olmadığı görüldü. Aleviler AKP’nin içi boş açılımlarına kanmayacağını ve bu bağlamda iktidarın dayattığı politikaları boşa çıkaracağını bir kez daha ilan etmiş oldu. İşte tüm bu nedenlerle 25 Aralık Büyük Alevi Kurultayı bundan sonraki süreç açısından da önemli bir sıçrama noktası olma özelliğine sahiptir; haklarımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğimizi ve bu ülkeyi mutlaka demokratikleştireceğimizi tüm dünyaya ilan ettik.
Aleviler vardır. Alevilik Haktır.