2 Temmuz 1993, Sivas’ta insanlık tarihinin kara sayfalarına bir yenisi daha eklendi. Madımak Oteli’nde diri diri yakılan 33 canımızın acısını yüreğimizde taşıyoruz. Bu katliamın programlı ve planlı bir şekilde gerçekleştirilmiş olması, devletin de bu vahşete sessiz kalması, acımızı daha da derinleştiriyor.
O gün orada sadece insanlar değil, insanlık da yandı. Yıllarca bu topraklarda Alevilere yönelik gerçekleştirilen baskılar, saldırılar ve katliamlar, Sivas’ta doruk noktasına ulaştı. Madımak Oteli’nde can verenler, bu toprakların aydınlık yüzleriydi. Onların hayalleri, düşünceleri, umutları, bir anda kül oldu.
Ama biz Aleviler, bu toprakların ışığı olmaya devam edeceğiz. Bu katliamı unutmadık, unutturmayacağız. 33 canımızın anılarına saygıyla eğiliyoruz ve onların mücadelesini sürdürmek için kararlıyız.
Madımak’ta yanan sadece bedenler değildi, aynı zamanda özgürlüğe, eşitliğe ve adalete olan inançtı. Ancak bilinsin ki, ne kadar yıkarlarsa yıksınlar, ne kadar yok etmeye çalışırlarsa çalışsınlar, bizler var olmaya, aydınlatmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bu katliamın hesabı sorulmalı, sorumluları yargılanmalı ve adalet yerini bulmalı. Aksi takdirde, yaralarımız asla kapanmayacak ve toplum olarak bir daha böylesi acıları yaşamamak için gereken dersleri alamayacağız.
Sivas’ta katledilen canlarımıza, anılarını ve mücadelelerini yaşatmak bizim boynumuzun borcudur. Onların ışığı yolumuzu aydınlatacak ve karanlıkların üstesinden gelmemizde bize rehber olacaktır. Bu toprakların gerçek sahipleri olarak, birlikte daha güçlü, daha dayanışmacı ve daha aydınlık bir geleceğe yürüyeceğiz.
Anıları ve mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyorum.