Tüccar,
otantik, antik eşyalar toplamak için yollara düşer…
Bir Tahtacı köyünden geçerken, duvarın dibine atılmış büyük, eski, kırık dökük bir kapı görür.
Gider evin kapısını çalar.
Ev sahibi çıkar kapıya:
“Buyur Bey içeriye…”
“Şu kırık kapı Senin mi?”
“Bizimdir Bey…”
“Bu kapıyı bana satar mısın?
“Ne edeceksin O Kapı’yı Bey?”
“Ne edip etmeyeceğimi boş ver, kaç para istersin?”
“Parasız da veririm de,
ne edeceksin Kapıyı Bey?”
“Ya kardeşim eski tahta işte, birşeyler yaparım Dükkana?”
“Ne edeceksin O’nunla Dükkana Bey?”
“Raf yapacağım Kardeşim raf…”
“Olmaz, veremem Bey…”
“Allah Allah nedenmiş o?”
“Ben O Ağacı ormandan keserken
‘Seni Kapı yapacağım diye Söz verdim.’
Öyle kestim O Ağacı…
Kapı olarak kullanacağına
SÖZ verirsen Al Kapıyı Bey!”
Bey kafasını sallayarak çeker gider…
Tahtacı Can ardından bakar:
Tüccar halen kafasını sallıyor…
Tahtacı Can eski Kapısına döner…
“SÖZ Verme
nedir bilmeyence,
SÖZ Verme
döner bilmeceye…”
(Halk Bilimci Atilla Erdem Hocam anlatmıştı. Eyvallah)
*
SÖZ
Belgedir…
Vicdana yazılıdır.
Kalp şahittir.
Göz Gözcüdür.
Dil tercümanıdır…
*
SÖZ
Yazılı belgeden
çok daha ulvidir.
Çünkü,
bir tek Seni bağlar. Tutmazsan Sözünü cezası yoktur.
Senden başka
Polisi Jandarması,
Savcısı Hakimi de yoktur…
SOZ’ünü bozarsan:
Karakterin bozulur.
Ruhuna Sızı girer.
Kalbin Senden utanır
Gözün Senden kendini kaçırır…
Dilin sana sitem eder…
*
“İnsan Dilinin altında gizlidir” ya…
Yunusça:
“SÖZ ola kese Savaşı
SÖZ ola bitire Başı…”
Derinliğe bakar mısın?
*
Demem o ki,
Yalnız,
Kalpten çıkan Söz
Kalbe varır …
Gerisi havada asılı kalır.
Aşk’ta Meşk’te
Aş’ta İş’te
Siyaset’te Ticaret’te
verilen,
ama tutalmayan
SÖZ,
İnsanı “Karakter Fukarası” yapar…
*
SÖZ
İkrardır…
Alevi Ulusu Abdal Musa’nın öğüdüdır:
Elmalı’daki Türbesinin Kapısında yazılıdır:
“Ol, ikrar verme,
Öl, ikrarından dönme…”
*
“SÖZ verdim ben
O Ağa’ca…
Kapım yok,
Seni Haneme Kapı yapacağım…”
Tahtacı Can gibi olmak zor zanattır,
‘insan’ olmaktır ama…
Aşk Ola,
SÖZÜ’nün arkasında
KAPI gibi durana….
11.09.2025