Kadına yönelik şiddeti eleştiren Tuncel’e dava

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’ın 28 Eylül 2016 tarihinde Mersin’in Akdeniz Belediyesi önünde yaptığı konuşmaya ilişkin hakkında dava açıldı. Tuncel’in konuşmasına ilişkin soruşturma başlatan Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 2 sayfadan oluşan iddianame Mersin 5 Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi.

Hazırlanan iddianamede, kadına şiddete tepki gösteren ve AKP’nin politikalarını eleştiren bir konuşma yapan Tuncel hakkında, “Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini, Türkiye Büyük Millet Meclisini, Devletin Askeri ve Emniyet Teşkilatını Alenen Aşağılama” iddiasıyla 5 aydan 5 yıla kadar hapis isteniyor.

Davanın ilk duruşması, 21 Mart günü görülecek.

İki sayfalık iddianamede savcılık, Tuncel’in, İstanbul Maslak’ta 16 Eylül 2016’da bir otobüste hemşire Ayşegül Terzi’nin şort giyindi diye saldırıya uğramasına tepki gösterdiği konuşmasını suç unsuru sayıldı.

Yine savcılık Tuncel’in Akdeniz Belediyesi’ne kayyum atanması ve OHAL uygulamalarına ilişkin yaptığı açıklamaları da suç unsuru olarak kabul edip iddianameye ekledi.

Tuncel’in avukatı Sebahat Gençtarih, müvekkili hakkında hazırlanan  iddianamenin hukuksuz bir şekilde hazırlandığını belirtti.

Müvekkilinin konuşmasında suç unsuru bulunmadığını aktaran Gençtarih, Tuncel’in bir siyasi partinin eş genel başkanı olduğunu ve düşüncelerini ifade ettiğini belirterek, “Kendisi kadın mücadelesine ciddi katkıları olan ve mücadele eden biri olduğu için bir kadının otobüste dövülmesini eleştirmiştir. Yine eleştirdiği bir diğer konu ise belediyelere atanan kayyumların icraatları olmuştur. Müvekkilim hakkında açılan dava demokrasi dışıdır” dedi.

Gençtarih, herkesi bu hukuksuzluğa karşı 21 Mart’ta yapılacak duruşmaya katılmaya çağırdı.

Tuncel’in iddianameye konu olan konuşması şekilde: “Şort giyindi diye bir kadın otobüste yaka paça dövülüyor. Otobüsten atılıyor. Kimse buna ses çıkarmıyor. Bu ülkenin başbakanı; bu sorulduğunda sevgili arkadaşlar ne diyor? Efendim diyor dövmeseydin de mırıldansaydın. Ne fark eder? Ha dövmüşsün ha söylemişsin. Zihniyet aynıdır. O şoföre ceza vermek yerine o başbakana ceza vermek lazım, ama mesele sevgili arkadaşlar darbecilere karşı olmak değil. AKP’nin derdi Kürtlere emekçilere, kadınlara ekoloji mücadelesine karşı olmak.

Sevgili arkadaşlar, külliyen yalan. Eğer bu ülkede terörizme destek veren bir parti varsa o da AKP’dir. O da sevgili arkadaşlar iktidardaki partidir. Bu kadar açık ve net konuşuyorum.

Bakın, belediyelerimize kimi atadılar; Kaymakamı, kimi atadılar Vali yardımcısını. Beyefendiler neyle gidiyor? Bir ordu ile gidiyor. Bütün yirmi beş belediye şu an karakola dönüşmüş durumda. Şu an karakol. Belediye binası değil arkadaşlar. Bir karakol. Geçenlerde kamu oyuna da yansıdı. Van Büyükşehir Belediyesi’nin toplantısına uzun namlulu silahlarla gidiyorlar. Demokrasiyi silahla mı yapacaksınız? Bir dönem en çok HDP’yi eleştiriyorlardı. Diyorlardı bunlar zorla siyaset yapıyor. Şimdi kim zorla siyaset yapıyor? kim silahların gölgesinde siyaset yapıyor? Görüyoruz işte.”

Bu konuda da sevgili arkadaşlar, savaş politikalarının mimari Cumhurbaşkanı ve AKP hükümetidir. Gerçi ortada bir hükümet yok ben size söyleyeyim. Ortada parlamento da yok. 15 Temmuz’da nasıl darbeciler parlamentoyu bombaladı ya, AKP’liler de bunu bahane ederek parlamentoyu askıya aldılar. Şimdi parlamento da hiç, formalite. Çünkü Kanun Hükmünde Kararnamelerle yönetilen bir ülke haline geldik. Cumhurbaşkanı da diyor ya; bu OHAL olmasaydı biz bu kadar kolay yönetemezdik biz bu ülkeyi. Uzatacaklar o yüzden OHAL’i, çünkü parlamenter sistemi askıda kanun hükmünde kararname yönetimi devrede, işleri kolay, kanun hükmünde çıkartıp işçileri işten atıyorlar, kanun hükmünde çıkartıp, belediyelerimize el koyuyorlar, kanun hükmünde çıkartıp her türlü hukuksuzluğa el koyuyorlar.”