Cumartesi, Eylül 13, 2025

Anadilde eğitim olmazsa olmaz!

21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla açıklama yapan siyasi partiler ve kurumlar, başta Kürtçe olmak üzere Türkçe dışındaki diller üzerindeki baskı ve asimilasyon politikalarının sürdüğüne dikkat çekerek, anadilde eğitimin şart olduğunu vurguladı

21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla açıklama yapan siyasi partiler ve kurumlar, Türkçe dışındaki kültürler ve diller üzerindeki baskı ve asimilasyon politikalarının sürdüğüne dikkat çekti. Açıklamalarda başta Kürtçe olmak üzere baskı ve asimilasyon politikalarına karşı birçok dilin yaşam mücadelesi verdiği belirtilerek, anadilde eğitimin önemi vurgulandı.

Anadili yaşatarak ulusal birlik sağlanabilir

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), 21 Şubat Dünya Anadil Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı. Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) dünyada dilsel farkındalık yaratmak ve çok dilliliği teşvik etmek amacıyla 1999 yılında 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nü ilan ettiği hatırlatılan açıklamada, Anadil Günü’nü önceki yıllarda olduğu gibi yine asimilasyon kıskacında karşılandığı kaydedildi.

DBP, Kürtçeye yönelik asimilasyon politikalarına dikkati çekerek, “Kürt dilini yaşatarak, Kürt tarihini gelecek nesillere taşıyabilir ve ulusal birliği sağlayabiliriz” açıklaması yaptı.

Asimilasyon kıskacı

Dünya genelinde 2 bin 500, Anadolu ve Mezopotamya’da 18 dilin yok olmayla karşı karşıya olduğuna dikkat çekilen açıklamada, “UNESCO’nun ‘Tehlike Altındaki Diller Atlası’nda bir lehçesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan Kürtçe de bu asimilasyon kıskacı içerisinde yerine almaktadır. Bu topraklarda Milyonlarca kişinin konuştuğu Kürtçe teknolojinin gelişmesi, eğitim dili olarak kabul edilmeyişi, egemen devletlerin bilinçli baskı ve asimilasyon politikaları ile yok edilmek istenmektedir” denildi.

Dil kırım politikası

Cumhuriyetin kuruluşuyla Türkçe dışında diğer dillerin yasaklandığı, diğer dil ve kültürlerin hain ilan edildiği belirtilen açıklamada, “Ulus devlet modelini oturtmak isteyen Cumhuriyetin ilk dönemindeki İttihat Terakki anlayışı, Güneş Dil Teorisi ile bu toprakları halklar, diller ve kültürler mezarlığına dönüştürmek istemişlerdir. Bu dönemde birçok dil kullanılmayarak yok olmuştur. Özellikle Kürt illerinde Kürtçe konuşmaya para cezaları vb. uygulamalar ile dil kırım politikası uygulanmıştır. Tüm bu baskı ve asimilasyon politikalarına karşı birçok halk ve dil yok olurken, Kürt halkı ve dili direnerek günümüze gelebilmiştir” ifadeleri kullanıldı.

Kürtçe yaşamın tüm anlarında kullanılmalı

Bir dilin kaybolmamasında en büyük sorumluluğun halka düştüğü vurgulanan açıklamada, “Halk kendi dilini evde, okulda, pazarda, devlet dairelerinde vb. yani yaşamın tüm alanlarında kullanırsa dil kendini yenileyip geliştirir. Bundan dolayı bizler Kürtçeyi yaşamımızın tüm anlarında kullanmalıyız. Dil ile ilgili çalışmalar yapan kurumlara destek verilmeli, Kürtçenin eğitim dili olması için mücadele vermeliyiz. Sağlık alanından, eğitim alanına, sosyal alandan, politik alanlara kadar tüm çalışmalarımızı anadilimiz ile yürütmeliyiz. Ulusal birlik çalışmalarını hızlandırdığımız böylesi bir süreçte, ulusal birliğin temel taşlarından olan anadilimize de sahip çıkarak ulusal birliğimizi sağlamalıyız” diye belirtildi.

İHD: Halklar anadillerinde eğitim almalı

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Üç dilde anadil gününün kutlanıldığı açıklamada, “Diller üzerinde tekçi ve asimilasyoncu politikalar ve zor aygıtları kaldırılmalıdır. Halkların kendi dillerinde konuşma, eğitim alma, yaşamlarını ve kültürlerini devam ettirmeleri sağlanmalıdır” denildi.

Anadilin önemine değinilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı: “Ne yazık ki dünya üzerinde diller yok olmaya devam ediyor ve pek çok dil de tehdit altındadır. Yok olan diller ve tehdit altındaki diller azınlık ya da kendi egemenliğine ve anadilinin kullanımına dair inisiyatif kullanma hakkına sahip olamayan toplulukların dilleridir. Anadil topluluk bireylerinin en kolay sosyalleştiği, etkileşimde olduğunu ve gelişimini en rahat devam ettirebildiği bir dildir. O nedenle anadilinin eğitim hakkı olarak tanınması bu bağlamda temel bir insan hakkıdır ve anadilinin yaşamın her alanında kullanılabiliyor olması temel insan haklarındandır. Anadilde eğitim hakkına kavuşabilmiş olan toplulukların her anlamda gelişimi daha fazla olacak ve topluluklar arasındaki eşitsizliği de ortadan kaldıracaktır. Ayrıca, yapılan bütün araştırmalar anadilinde eğitim gören çocukların pedagojik olarak daha başarılı oldukları görülmektedir.”

‘Kişiye toplumdan koparılmayı dayatmadır’

Anadilde eğitim hakkının pedagojik olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten Eğitim Sen İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Mesut Mike, anadilde eğitim hakkının tanınmasının Kürt sorununun çözümüne de katkı sağlayacağını söyledi.

Eğitimin en temel ayağının anadilde eğitim hakkı olduğunu söyleyen Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İstanbul 1 Nolu Şube Başkanı Mesut Mike, hakkın engellenmesinin pedagojik açıdan birçok sorunu da beraberinde getirdiğine işaret etti. Mike, “Çocukları annelerinden öğrendiği dil yerine, hiçbir iletişimde kullanmadığı, tamamen uzak olduğu bir dille eğitime zorladığınızda, o çocuğu toprağından koparılmış bir çiçek gibi soldurursunuz. Ölmesine neden olursunuz. Çünkü bireyler duygularını dillerinde yaşar. Çocuğun iletişim olarak kullandığı bir şeyi ortadan kaldırırsanız duygularından da koparıyorsunuz. Anadillerinden uzaklaştırılan çocuklar psikolojik sorunlarının yanında güven duygusu eksikliği yaşar. Yani sağlıklı bir birey yetiştiremezseniz. Dili etkisiz hale getirmek kişiyi de etkisiz hale getirmektir. Kişiye toplumdan koparılmayı dayatmadır” ifadelerini kullandı.

Kürt sorununun çözümü

Kürtçenin anadil eğitim hakkının Kürt sorunuyla bağlantılı olarak engellendiğine değinen Mike, “Eğer Kürt sorununu demokratik yollarla çözme kavuşturulmak istense anadilde eğitim sorunun çözümü için mihenk taşı olacaktır. Sorunun çözümündeki bütün olumsuzlukları da bertaraf edecektir. Anadilde eğitim hakkına eğildiğinde Kürt sorunun çözümüne büyük katkı yapılmış olacaktır” şeklinde konuştu.

SES: Anadilde sağlık temel haktır

Sağlık ve eğitimin anadilde olmasının temel bir ihtiyaç olduğunu belirten SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, hastanın tam iyilik hali için sağlık hizmetinin anadilde olması gerektiğine işaret etti.

Dilin kültürün taşıyıcısı olduğunu, algı ve kavramların anadille şekillendiğini belirten Atabey, bireyin kendisini en rahat hissettiği dilde ifade etmesinin sağlıklı bir iletişim için önemli olduğuna dikkat çekti. Sağlık ve eğitimin anadilde olmasının temel bir ihtiyaç olduğunu vurgulayan Atabey, “Sendikamız kuruluşundan bu yana dil, din ırk ve mezhep ayrımı yapılmadan sağlık hizmetinin verilmesini esas alıyor. Ne var ki sağlık hizmeti de diğer tüm devlet kurumlarında olduğu gibi tek dil üzerinden yürütülüyor. Anadili dışında kendini yeterince ifade edemeyen hastaların, hastalıkların belirtilerini aktaramadıkları için sağlık hizmetinden sağlıklı bir şekilde faydalanamıyor” diye konuştu.

Doğru tedavi için

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) sağlığı yalnızca hastalığın olmayışı değil, fiziksel, mental ve sosyal yönden tam iyilik hali olarak tanımladığına vurgu yapan Atabey, “Yaşadığımız coğrafyada bu tanımlamanın da eksik olduğunu görüyoruz. Bunun yanına bir de siyasal bir tanımın konulması gerekiyor. Kürtler dillerini konuşamıyorsa, bunu kurumlarda ifade edemiyorsa bu siyasi bir durumdur. Türkiye’deki siyasal atmosfer sağlık alanını da etkilediğini biliyoruz. Bu siyasi durumun ortadan kaldırılıp insanların anadillerinde sağlık hizmetinden gerçekten sağlıklı bir şekilde faydalanmaları gerekiyor. Anadilinde konuşan bir hastayı anlamadıktan sonra verilecek tedavinin ona zarar verip vermeyeceğini de bilemeyiz. Oysa sağlıkta önce zarar verme ilkesi vardır” ifadelerini kullandı.

Hasta hekim ilişkisi

Bir insanın dilinin, kimliğinin bireyin var olma gerekçesi olduğunun altını çizen Atabey, anadilin yasaklanması sonucu toplumdan kopuk, kendi yaşamı içinde daraltılmış hayatlarla karşı karşıya kalındığını söyledi. Bunun sağlık alanın psikolojik yönüyle ilgili olduğuna dikkat çeken Atabey, “Hekim hastanın hastalık bilgilerine ulaşamazken aynı dili konuşamamanın hasta ile sağlık çalışanları arasında bir bariyer oluşmasına neden olur” diye belirtti.

HDP: Eğitim olanakları

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), 21 Şubat Dünya Anadil Günü’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, Birleşmiş Milletlerin (BM) anadili 22 yıl önce güvence altına aldığı belirtilerek, “Bugün dünya üzerine halen 6 bin 900 civarında dil konuşulmaktadır. Ama bu dillerin yüzde doksanının eğitim ve öğretim olanaklarından yoksun olması ve kapitalist ve tekçi ulus devlet sistemlerinin yarattığı dil hegemonyası yüzünden yok olmakla yüz yüze kaldığı belirtilmektedir. Maalesef ‘medeniyetimiz’ hızla kültürel çeşitliliğini kaybetmektedir” ifadelerine yer verildi.

Tekçi kültür politikası

Günümüzde birçok dilin eğitim ve öğretim olanaklarının yaratılmadığı, yasaklandığı için yok olma tehlikesi altında olduğuna dikkat çekilen açıklamada, bu dillerden birinin de Kürtçe olduğu belirtildi. Açıklamada, şunlar belirtildi: İnsanın tarihi ile dilin tarihi iç içedir. İlk yazılı dillerin çıktığı Mezopotamya ve kavimler kapısı Anadolu tekçi ulus devletlerin kurulmasıyla büyük bir kültürel çoraklık yaşamaktadır. Yaklaşık yüz yıldır uygulanan tekçi kültür politikaları coğrafyamızda anadillerin kaybolmasına, medeniyetler diyarı Anadolu’nun ölü diller diyarına dönüşmesine sebep olmaktadır. Tek millet, tek din, tek dil paradigmasının kültürel alan üzerindeki tahkimi kültürel erozyona neden olmuştur. Bu topraklarda Kapadokya Yunancası, Ubıhça ve Doğu Süryanicesi de denilen Mlhaso konuşulmuyor artık. Dil uzmanlarının verilerine göre bu liste çoğalma eğiliminde. UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası’na göre Türkiye’de 18 dil yok olma sürecine girmiş durumdadır.

Kirmanckî, Lazca ve Hemşince

Anadil eğitiminin güvence altına alınmaması halinde Kürtçenin Kirmançkî lehçesi ile Lazca ve Hemşince olmak üzere birçok dilin kaybolacağı uyarısının yapıldığı açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: Yine Ladino, Gagavuzca, Romanca, Batı Ermenicesi, Turoyo (Süryanice lehçesi), Pontus Yunancası, Abazaca, Adigece, Abhazca, Kabardey-Çerkes dilleri kırılgan diller kategorisinde görünmektedir. Mezopotamya’nın kadim dillerinden biri olan Kürt dili; kamusal alandan, sokaklardan ve gündelik yaşamın tüm alanlarından uzak tutulmuş, halklarımızın en önemli temsil merkezi olan Meclis’te bilinmeyen dil olarak kayıtlara geçirilmektedir. Bugün hala sokakta Kürtçe konuştu diye insanların canına kıyılmaktadır. Hiç kuşkusuz bu iklim devlet ve onun yürütme organı olan hükümet tarafından yaratılmaktadır.

HDK: Renkler dillere diller yaşama dönsün

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Halklar ve İnançlar Meclisi, 21 Şubat Dünya Anadil Günü’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı. “Renkler dillere diller yaşama dönsün” başlıklı açıklamada, “Birleşmiş Milletler UNESCO Genel Kurulu’nun dilsel ve kültürel çeşitliliğin korunmasına tüm dünyanın dikkatini çekmek amacıyla 1999 yılında aldığı bir kararla 21 Şubat, tüm dünyada Anadili Günü olarak kabul ediliyor. ‘Kutlanıyor’ diyebilmeyi de arzu ederdik fakat yok olmakta olan anadiller için sabitlenen bu özel gün, hafızalarımıza derin bir üzüntüyü de nakşediyor. Bilinen bir gerçek ki, konuşulan 7 bine yakın dilin yaklaşık 3 bini yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Önlem alınmadığı takdirde 21. yüzyılda insanlığın konuştuğu dillerin yüzde 90’ı yok olacak” denildi.

HABER MERKEZİ

 

 

 

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Tapu NECATİ ŞAHİN

65 yaş üstüsünüz. Tapu’ya gidiyorsunuz. Tapu memuru Sizden “Tasarruf ehliyeti / akli yeterlik” raporu istiyor. 65…