Tarih 2 Temmuz 1993… Madımak katliamı üzerinden tam 23 yıl geçti. Ne adalet yerini buldu ne de acılar dindi… Ne olmuştu 1993’te! İnsanlığımızı mı kaybettik, vicdanlar mı köreldi. 93’te Sivas’ta ne olmuştu! Madımak öteli sarılmıştı, önce otel sonra insanlar tutuştu…
93 karanlık mıydı? 8 saat alevler karartmıştı içimizi… Korlar arttıkça karanlığa teslim olduk, korlar arttıkça kaybettik hayata dair ne varsa. Karanlıklar da aradık bir tutam ışık, semaha durduk yine de karanlıkların içinde…
İnsanlık o gün orada ölmüştü! Peki bugün? İnsanlığımızı, vicdanımızı yeniden diriltebilir miyiz?
“Yiğitlik midir emanet cana kıymak” diye başlayan şiirlere sığındık… 35 kişi diri diri yakıldı. Düşleri çalınan Koraylar, geleceği yangınla kül olan gençler, daha türkülerimiz vardı diyen ozanlar, daha güzel bir dünya için semaha duran umut insanları…
Festivale gitmek istemişlerdi
Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında Sivas’a giden, 1 Temmuz’da salonların dolup taştığı paneller düzenleyen, semah gösterileriyle kalabalıkları coşturan sanatçı ve aydınlar, 2 Temmuz günü MadımakOteli’nde alevlerin ortasında kaldılar. 33 aydın ve sanatçının, 2 otel görevlisinin de hayatlarını kaybettikleri saatlerde, dışarıda birikmiş güruhun sloganları geliyordu… Ve 8 saat yangında beklediler.
Grubun sayısı akşam saatlerinde 20.000’e yaklaştı. Grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı sonrasında oteli ateşe verdiler. Aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok, Hasret Gültekin,Ozan Türkyılmaz’ın bulunduğu 33 kişiyle 2 otel görevliis yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi.
51 kişi kurtuldu
Aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. Başından yaralanan Aziz Nesin’i linç edilmekten araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi`ne götürüldü.
İnsanlık ayıbıydı ya Sivas… Hiçbir kitap da yazmazdı elleri kolları bağlıyı yakmak. Yakıldı 35 kişi, aydın yazar, sanatçı, çocuk… Yakılmakla da kalmadılar yakanlar ödüllendirildi!
İnkar ve yalana devam ettiler
AKP’nin Sivas’la ilgili iddiası ise hiç bitmedi… Sivas katliamının Ergenekon işi olduğu, Ergenekon’un PKK’yi ve bazı sol örgütleri taşeron olarak kullandığı yönünde ki iddiaları ortaya attı. Onlara göre,Madımak Oteli’nin önünde toplanarak alevleri gördükçe tekbir getiren gericiler ağır tahrik altındaydı. Tıpkı o gün Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel’in, Başbakan olan Tansu Çiller’in iddia ettiği gibi. Ancak Sivas’ta olanlar unutulmadı. Kanıtlar ve tanıklar, katliamı aydınlattı.
Yargı süreci
Adalet Bakanlığı verilerine göre, Sivas olaylarına ilişkin 111 sanık hakkında dava açıldı. Hakkında dava açılan 79 sanık ağırlaştırılmış müebbet hapis ve süreli hapis cezaları ile cezalandırıldı. İki sanık hakkında kamu davası zamanaşımı nedeniyle düştü. 26 sanığın beraatına karar verildi. Cezaları kesinleşen sanıkların da aralarında bulunduğu 15 kişi ise hâlâ aranıyor. Cezaları kesinleşen ancak yurtdışına kaçan sanıklardan 9’u Almanya’da yaşıyor. Türkiye, Almanya’da yaşadığını tespit ettiği, sanıklar Murat Sonkur, Ömer Demir, Adem Ağbektaş, Mehmet Yılmaz, Sedat Yıldırım, Adem Bayrak, Vahit Kaynar, Eren Ceylan ve Ethem Ceylan’ın iadesini talep ediyor. Almanya sanıkların aldıkları ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarını’ gerekçe göstererek talebi reddediyor. Alim Özhan, Hayrettin Yeğin, Süleyman Toksun, Harun Kavak, Metin Ceylan’ın nerde yaşadığı bilinmiyor.
Dava süreci bir yandan devam ederken yargı kararı bir utanca daha imza atmıştı.
Sivas zamanaşımna uğradı
Önce 2 Temmzu 2012’de anmaya gidenler polis saldırdı… 13 Mart 2012’de ise aileler bir acu haber daha aldı… Sivas davasına zamanaşımı kararı verildi. Böylece 5 firari sanık ceza almaktan kurtuldu.
Başbakan da hayırlı olsun demişti!
İlk açıklama Başbakan Erdoğan’dan gelmişti… Sivas davasında alınan zamanaşımı kararı için grup toplantısında yaptığı konuşmada “milletmiiz ve ülkemiz için hayırlı olsun” açıklamasında bulundu.
zamanaşımına iki gün kala HSYK başkan vekili İbrahim Okur “sona yaklaşıldı, bu saatten sonra Madımakiçin yapılabilecek bir şey yok” diyerek kararın önceden alındığını söyler gibiydi
Onları rüyamda görseydim
23 yıl geçti.. Henüz 12 yaşındaydı Koray, Ablası Menekşe ise 14 yaşında. Cesetleri bir birine sarılı bulundu. Hüsne Kaya iki evladını yangınlara vermişti… 1 Yıl sonra bir kızı oldu Kaya’nın adını Menekşecan koydu… Ancak onun acısı dinmedi…
“Hani hikayelerde vardır ya; deseler ki bana ‘hayatta ne istersin?’ İki şey isterim; biri kızım Menekşecan’ın mutlu olmasını; diğeri ise… Menekşe’m ile Koray’ımı rüyamda görmek isterim. Menekşecan, yavrularımı kaybettiğimde daha doğmamıştı, ama o rüyasında görüyor. Bir ben göremiyorum. Görsem de çok uzaktan görüyorum; ‘bağırıyorum, gitmeyin ben sizin yanınıza geliyorum’ diyorum. Suyun, gölün bir yakasında yavrularım, bir yakasında ben. Yüzlerini seçemiyorum. Sesimi duyuramıyorum. ‘Çok üzülüyorsun, ondan rüyanda göremiyorsun’ diyorlar. Bilmiyorum ondan mı? Keşke rüyama girseler; onları görmeyi o kadar çok istiyorum ki…” Böyle anlatıyor Hüsne Kaya…
Sonra o yangından kurtulanlar, kurtulup da bir daha Sivas’a gidemeyenler… Bir kibrit çaktığında yeniden Sivas’ı yaşayanlar…