Perşembe, Eylül 11, 2025

Erdoğan Gidici

Gündem öyle hızlı değişiyor ki yetişmek zor. Bugün en çok konuşulan meselelerden biri CHP İstanbul İl Başkanlığı’na atanan kayyum. Önümüzdeki dönemin tartışmalarından biri olacağı belli. 15 Eylül ise herkesin gözünü diktiği, ‘ne olacak?’ diye beklediği gün. Ancak bütün bu gündemlerin ötesinde, bugün konuşmak istediğim konu ise Erdoğan sonrası.

Evet, Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığı, 2027-2028 spekülasyonları sürüyor. “Bir daha seçilsin mi? Anayasa ne diyor? Seçim erkene mi alınır?” tartışmaları var. 28 Mayıs’taki ikinci turda yeniden Cumhurbaşkanı seçilmişti. Ancak bu üçüncü dönem, anayasanın iki dönem sınırı nedeniyle baştan beri tartışmalıydı. Yüksek Seçim Kurulu, “2018’deki sistem değişikliğiyle birlikte dönem sıfırlandı” diyerek Erdoğan’ın adaylığını onayladı ama bu toplumdaki şüpheyi gidermedi.

Erdoğan deniyor, lakin AKP’nin içinden, AKP medyasından, trollerden gelen yeni bir tartışma var. Erdoğan sonrası kim?

Konu Erdoğan’ın seçilmesi ise neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu? Bu soru aslında bizim bugünkü başlığımızı belirledi: “Gidici.” Çünkü mesele artık sadece toplumun gerginliği iktidarın hırsızlıkları değil. AKP’nin içinde de artık “sonrası” konuşuluyor.

Süleyman Soylu açık açık şunu söyledi “Erdoğan sonrasında, Erdoğan kimi işaret ederse biz onu destekleriz.” 30 Ağustos 2025’te İstanbul’da yapılan bir programda söyledi. Soylu aynı konuşmada “Artık siyaset yapmayacağım ama hayatım boyunca sizi destekleyeceğim” diyerek Erdoğan sonrası için kendini aday olarak görmediğini ama “işaret edilecek” kişiye tam bağlılık göstereceğini açıkladı. Bu, bir yandan “Erdoğan ne derse ona uyarım” mesajı. Ama öte yandan da “Erdoğan sonrası” tartışmasının itirafı.

Akit gazetesinde de: “Milletin adamı RTE çok yoruldu, artık kendisine ve ailesine zaman ayırsın” dendi. Bu, Akit gibi bir gazetede AKP izni olmadan söylenebilecek bir söz değil. Verilen mesaj çok net.

Ve AKP trolleri… Sosyal medyada yazıp duruyorlar: “Bir gün reisin bize veda edeceği geldi aklıma.” “Bazı vedalar daha yaşanmadan acıtıyor insanın yüreğini.”

Bu cümleler tesadüf mü? Erdoğan’ın izni olmadan atılacak başlıklar, söylenecek sözlermi? Troller kendi başlarına mı yazıyorlar? Hayır. Bunlar Erdoğan’ın da farkında olduğu yada yönettiği bir gidişin işaretleri. Gidiş kaçınılmaz ve Erdoğan son hamlesini yapıyor. Son hamleyi kendisi için mi, sonrası için mi yapıyor!

İşte orada devreye CHP’ye yönelik operasyonlar giriyor. Çünkü Erdoğan gitmeden önce pozisyonunu sağlamlaştırmak istiyor. Çocuklarının konumunu da… Hesap vereceğini biliyor. Birgün hesap sorulacağını biliyor. O yüzden kendisinden sonra gelecek kuşağı, kendi ailesini koruma altına almak istiyor.

Gönlünden geçen belli: Bilal Erdoğan. Ama kolay mı? Değil. Kolay olmayan iş için ne yapıyor? Türkiye’nin içine kaos sokuyor. En iyi bildiğini yapıyor. Gerginliği tırmandırıyor.

O yüzden CHP’ye kayyum. O yüzden yeni operasyonlar. O yüzden baskın seçim ihtimali. Çünkü CHP anketlerde önde. Son yerel seçimlerde birinci parti. Türkiye’nin şu anda en güçlü partisi. Erdoğan’ın planı basit: Bölmek, parçalamak, ittifakları dağıtmak. Ve uygun bir anda baskın seçim. Bir güven oylaması gibi, meşruiyet arayışı. “ hâlâ güç bende” diyebilmek için.

Soylu gitti. Daha önce “aday olabilir” denen isimlerden biriydi. Erdoğan yol temizliğinin parçası olarak onu eledi. Şimdi Hakan Fidan öne çıkarılıyor. Adı sürekli zikrediliyor, yaptıkları özellikle gündeme taşınıyor. Özgür Özel “Tik tok Hakan” diyor. Tesadüf mü? Hayır. AKP’nin içindeki güç dengeleri Erdoğan sonrası için pozisyon alıyor.

Ayrıca kulislerde sadece Fidan değil; Binali Yıldırım, Berat Albayrak ve hatta Süleyman Soylu’nun yeniden gündeme gelmesi gibi farklı senaryolar da dolaşıyor. Ama şurası kesin: Erdoğan’ın gönlünden geçen aileden bir isim. Yani Bilal Erdoğan. Bu da AKP içindeki “Erdoğan sonrası” hesaplaşmasını daha da sertleştiriyor. Kendisinin iktdarında devretmek istiyor. İşaret etmek istiyor. Bilal diyeceği ortamı yaratmay açlışıyor. Bunun için bir zafere ihtiyaç duyuyor.

15 Eylül bu yüzden kritik. Eğer karar çıkarsa, bu bir erken seçimin habercisi olabilir. Çıkmazsa, CHP içindeki tartışma biraz daha derinleşir, bölünme biraz daha uzar. Muhalefet birbirine düşürülür. Buna teşne olacak insan tiplemesi yüz yıldır üretiliyor, yaratılmış, hazır bekliyor.

Ama şurası kesin: Erdoğan artık kazanabilecek pozisyonda değil. Elinde devletin bütün gücü var. Kontrol mekanizmalarının hepsi onda. Hile var, dalavere var. Ama yine de olmuyor. Yine de birinci parti olamıyor.

Korkunun yaptırdığını yapıyor. Korkakların yaptığını yapıyor. Devlet gücünün arkasına saklanıyor, üstelik bu gücü hukuksuzca kullanıyor.

Kısaca bugünkü saldırganlığın sebebi gidici olduğu ve onun çaresizliği…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Yazarın Diğer Yazıları