Türkiye’de devletin Alevilerle kurduğu ilişki hiçbir zaman eşit yurttaşlık ve inanç özgürlüğü temelinde şekillenmedi. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan çizgide Aleviliğe yaklaşımın ana karakteri, kontrol altına alma, bağımsız örgütlenmeleri dağıtma ve inancı resmi ideolojiye eklemleme çabası oldu. Balım Sultan ile başlayan Bektaşiliğin saraya bağlanma süreci, Cumhuriyet döneminde Diyanet aracılığıyla Sünniliğin tek meşru inanç formu haline getirilmesiyle devam etti. Bugün gündeme gelen “Horasan Erenleri Cemevi” projesi bu tarihsel çizginin güncellenmiş bir versiyonudur.
Horasan Söyleminin İdeolojik İşlevi
MHP ve devletin “Horasan Erenleri” vurgusu, tarihsel bir gerçekliği yansıtmıyor. Bu söylem, Aleviliği İslam’ın alt bir yorumu ve Türklüğün kültürel eki olarak yeniden tanımlama girişimidir. Böylelikle Aleviliğin özgün inançsal yapısı, kamil insan, kamil toplum anlayışı ve rızalık ütopyası, Türk-İslam sentezi kıskacına alınarak eritilmek istenmektedir. Bu ideolojik çerçeve yalnızca inanç alanına değil, siyasal düzleme de müdahaledir. Demokratik Alevi kurumlarının bağımsız iradesi “Ali’siz Alevilik” yaftalarıyla itibarsızlaştırılmakta; buna karşı devlet eliyle “makbul Alevilik” inşa edilmektedir.
29 Ekim’de Bahçeli tarafından Hacıbektaş’ta açılacak külliye, Alevi toplumunu bölme, demokratik kurumları etkisizleştirme ve devletin “makbul Alevilik” politikalarını kurumsallaştırma girişimidir. Maraş, Çorum, Sivas ve daha birçok katliamın baş sorumlularından biri olan faşist MHP ve kurdurduğu Horasan Erenleri Dernekleri Federasyonu, 29 Ekim’de Hacıbektaş’ta içinde cemevinin de yer aldığı külliyeyi birlikte açacaklar. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesinde Horasan Erenleri Dernekleri Federasyonu’na bağışladığı arsa üzerinde inşa edilen “Horasan Erenleri Cem ve Kültür Evi Külliyesi,” zulüm düzenini ayakta tutan tüm güçlerin Alevileri asimile etme ve Aleviliğin içini boşaltarak Türk-İslam sentezi kulvarlarına çekip başkalaştırma politikalarının ortaya çıkardığı bir kurumsallaşmadır.
Alevi yol önderi Hacı Bektaş Veli’nin dergâhının bulunduğu topraklarda, elinde Alevilerin kanı olan bir partinin Türkmen Alevilerini kendi yanına çekmek için kurduğu Horasan Erenleri Dernekleri Federasyonu öncülüğünde “Horasan Erenleri Cemevi” adıyla “külliye” açması sıradan bir gelişme değildir. Hacıbektaş’ın Bala Mahallesi Dedebağ mevkiinde yer alan 5 bin 788 metrekare büyüklüğündeki arsa üzerine kurulan “Horasan Erenleri Cemevi” merkezli bu külliye yalnızca devletin uzun yıllardır yürüttüğü “makbul Alevilik” projesinin merkezi olmayacak, bununla birlikte Alevi yol önderi Hacı Bektaş Veli Dergâhı’na alternatif bir “inanç merkezi” olarak da işlev görecektir.
Faşist MHP, Horasan Erenleri Dernekleri Federasyonu aracılığıyla Hacıbektaş’ta inşa ettirdiği Horasan Erenleri Cemevi üzerinden hem Alevileri bölüp parçalama uğraşını daha güçlü bir şekilde sürdürecek hem de Alevileri Türk-İslam sentezi kulvarlarına çekme yöneliminin önünde en ciddi engel olarak gördüğü, Avrupa ve Türkiye’deki demokratik Alevi kurumlarını daha etkili bir şekilde hedef alarak güçten düşürmeye çalışacaktır.
Hacıbektaş’ta “Horasan Erenleri Cemevi” adıyla neden bir külliye kurduklarına ilişkin MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım bizim söylediklerimizi doğrulayan önemli açıklamalar yapmış. Yıldırım yaptığı açıklamada şunları söylüyor:
“Horasan Erenleri Cemevi’ni özellikle vurguluyoruz ki, Anadolu’ya İslam’ı yayanlar, Türklüğü getirenler bunlar. Horasan Erenleri Cemevi, bundan sonra Türkiye’de örnek olsun. Biz, Alevilik Horasan’dan nasıl çıktıysa burada yaşatılsın istiyoruz. Tüm maksadımız doğru şekilde, doğru bir kaynaktan yaşatılması. Almanya’sı, İngiltere’si, Avusturya’sı ‘Ali’siz Alevilik bir dindir. Aleviliğin Ali ile, Ehlibeyt’le, İslam’la alakası yoktur’ algısı yaparak ayrı bir din çıkartmaya çalışıyor. Böyle bir akım var.”
Yıldırım, Hacıbektaş’ta neden “Horasan Erenleri Cemevi” adıyla bir külliye kurduklarını çok açık seçik bir dille anlatmış. Amaçlarının Alevileri “Türk İslam Ülküsü” anlayışı üzerinden “Türk-İslam Sentezi” kulvarlarına çekmek olduğunu açıkça söylüyor. Bu söylemini, Horasan Erenleri’nin Anadolu’da Türklüğü ve İslam’ı yaydıklarına dair ileri sürdüğü bilimsel gerçeklikten uzak savına dayandırılıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Yıldırım, bu açıklamasında Horasan Erenleri Dernekleri Federasyonu ve önemli bir asimilasyon merkezi olacağı şimdiden belli olan Horasan Erenleri Cemevi’ni, Avrupa ve Türkiye’deki demokratik Alevi kurumlarına karşı alternatif bir örgütleme olarak kurduklarını da aynı açıklıkla dile getirmiş. Yıldırım’ın “Almanya’sı, İngiltere’si, Avusturya’sı ‘Ali’siz Alevilik bir dindir. Aleviliğin Ali ile, Ehlibeyt’le, İslam’la alakası yoktur’ algısı yaparak ayrı bir din çıkartmaya çalışıyor” söyleminin başka bir anlamı yoktur.
Yaşar Yıldırım bu söylemlerini MHP adına dile getiriyor. Geçmiş dönemlerde Alevilere yönelik yapılan toplu katliamların merkezinde yer alan bir partinin adına dile getirilen bu söylemlerde, Alevi toplumunu yok olmanın eşiğinden dirilişe, dirilişten örgütlenme ve özgürleşme eşiğine taşıyan Alevi kurumlarımızın iğrenç yalanlarla nasıl hedef alındıklarını çok net bir şekilde görüyoruz. Aleviliği kendi özü üzerinde yaşatmak ve Alevi toplumunun her türlü hak ve özgürlüğünü elde etmek için onurlu bir mücadele yürüten demokratik Alevi kurumlarımızı hedef alan bu bozkurtların özünde Alevilik diye bir dertleri, davaları yoktur. Bunlar, siyasi öncü güçleri olan faşist MHP’nin kendilerine verdikleri görevleri yerine getirmek için kurulmuş olan çakma Alevi örgütleridir. Hızır Paşacılığı kendilerine yol edinen bu düşkünlerin asıl amaçları, Aleviliği kullanarak Alevi toplumu içinde Turancılık ve Anadolu Müslümanlığı temelli düşünceleri yayarak asimilasyonu derinleştirmek ve toplumumuzu kendi öz değerlerinden koparıp uzaklaştırarak asimile etmektir. Çünkü bu ırkçılar da çok iyi biliyorlar ki, bunları başarmadan Alevileri devletin ve düzeninin yeni bir koltuk değneği yapmak asla mümkün değildir.
İYİ Parti’nin ve MHP’nin kurdukları Alevi örgütlerini kitlesel bir güce dönüştürme çabalarına hız verdikleri bu süreçte, MHP ve AKP iktidar bloku da “Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı” yerine Alevi Bektaşi İnanç Başkanlığı’nı kurmanın hazırlıklarını yapıyor. Alevi diyaneti işlevi görecek bu kurum aracılığıyla cemevleri denetim altına alınacak, zamanla cemevleri “minaresiz camilere” dönüştürülecek. Bu hedeflerine yürürken inandırıcı olmak için yıllardır Alevi kurumlarının mücadelesiyle toplumsallaşan “Cemevleri Alevilerin ibadethanesidir” talebini kabul edecekler. Alevi diyanetine bağlayacakları bu cemevlerine maaş bağladıkları dedeler atayacaklar. Cemevlerimiz, bu memur dedeler eliyle cemevi olmaktan çıkarılıp minaresiz camilere dönüştürülecek. Görünen o ki, AKP iktidarı MHP ile birlikte hazırlığını yaptığı yeni Alevi açılımını bu temelde şekillendirerek Alevilere dayatacak.
29 Ekim’de Hacıbektaş’ta faşist şef Devlet Bahçeli tarafından açılacak merkezinde Horasan Erenleri Cemevi’nin olduğu külliye, AKP iktidarının hazırlığını yaptığı bu yeni Alevi açılımı politikasından bağımsız bir gelişme değildir. Tam aksine bu külliye, açılım politikasının hayata geçirilmesinde etkili rol oynayacak merkezlerden biri olacaktır. Böyle bir işlev yükledikleri için Hacı Bektaş Veli’nin dergâhının olduğu topraklarda bu asimilasyon merkezini kurdular.
Horasan Erenleri Cemevi isimli asimilasyon merkezi, CHP’ye yönelik ağır ve kapsamlı saldırıların sürdüğü bir süreçte açılıyor. Çoklu krizlerin, çatışmaların, saflaşma ve uzlaşmaların iç içe yaşandığı bu politik süreçte, demokratik Alevi hareketi yaşanan bu çoklu gelişmeleri dikkate alarak çok yönlü bir mücadele yürütmelidir. Bu süreçte hem Alevi toplumunun hem de Alevi kurumlarının birliğini güçlendirmek hayati önemdedir! Aleviler, demokratik Alevi hareketinin çoklu mücadele yürüteceği bu süreçte kitlesel olarak demokratik Alevi güçlerinin ve bu güçlerimize bağlı olan cemevlerinin yanında olmalıdır. Türkiye yeniden şekillenirken eğer her türlü hakkı elinden alınmış bir toplum olarak kalmak istemiyorsak, hak ve özgürlüklerimizi elde etmemiz için mücadele eden örgütlü Alevi güçlerimizin etrafında kenetlenelim! Bilelim ki özgürleşen ve örgütlü olan bir Alevi toplumunu kimse asimile edemez, Aleviliğin öz değerlerinden koparamaz!
Bozkurtların kurduğu Horasan Erenleri Dernekleri Federasyonu’na, Horasan Erenleri Cemevi Külliyesi adıyla kurulan asimilasyon merkezine, bunların siyasi iradesi olan faşist MHP’ye ve aynı kulvarda yol alan gerici, faşist örgüt ve partilere karşı sürdürülecek mücadelenin merkezine Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı oturtmalıyız. Çünkü bu Hızır Paşa örgütlenmelerinin hepsi Alevi diyanetinin yolunu döşeyen Cemevi Başkanlığı’nın kitleler içindeki ayaklarıdır.
Alevi hareketinin sert ve çoklu kuşatmaların altında olduğu bir süreçte, Alevi kurumları iç sorunlarını hızlı ve kalıcı bir şekilde aşarak kuşatmayı nasıl yaracağına ve yeniden şekillenme sürecine giren Türkiye’de Alevilerin hak ve özgürlüklerini nasıl elde edeceğine odaklanmalıdır. Bunun başarılabilmesi için herkes, Aleviliğin ve Alevilerin geleceği için atılması gereken adımları atmaktan ve üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmekten asla geri durmamalıdır! Sorun varsa çözüm de vardır! Bu gerçeklerin demine hü diyerek, hep birlikte örgütlü Alevi güçlerimizin öncülüğünde süren Alevi özgürlük mücadelesine güçlü bir şekilde omuz verelim!