Alevilik inancı; yasaklı Kurumsallaştırılmış bir mezhebin yörüngesine alınarak meşrulaştırılmış ve orantısız yasaklarla yok ediliyor. Farklı düşünme, farklı inanma özgürlüğü topluluk içinde ve kamuya açık veya özel alanlarda artık imkansız hale gelmiş. Bu alanlarda hepimiz Sünnilik ahlak ve yaşam ilklerini öğrenmeye, uygulamaya ibadet saatine uymaya gibi mahalle baskısı yaşamaktayız. Yani; bir mezhebin yaşam alanımıza müdahale etmesine aslında açıkça bizi kendilerine dönüştürmesine maruz kalmış bulunuyoruz. Yani yüzyıllarca geleneksel olarak geliştirilip yeterli ölçüde kullanılan asimilasyon artık diz boyu…
Mesela bizim için;
– İş bulma, ücretlendirme, işe yerleştirme, terfi, işten çıkarma istihdam konusunda adalet
– Aynı ortamda çalışan dini inancı, yaşam şekli farklı olan bizlere yönelik saldırgan ifadeler, açıkça incitici düşmanca tacizler güçlüden yana olmanın verdiği şuursuzlukla atılan iftiralar
– Çalışma mekanlarının her katta açılan mescitler sindirme, yıldırma ya da alıştırmayı amaçlıyor, makul konaklama ve dinlenme yerlerimiz gasp edilerek mescitlere zorlanıyoruz
– İstihdam için dine veya herhangi bir cemaate zorlanan gençlerimiz
– Okullarda Sünnilik öğretisi dayatılan çocuklarımız
– Kutsallığı çağrıdan çok baskıya dönüşen Ramazan ayları
– Mahallerde bağnaz disiplin, günahkar sayılan özgür fiiller, ardışık ama anlamı inancımızda olmayan uygularlar
– Doğana, ölene, yaşayana yönelik mevlitler
İşte saymakla bitiremeyeceğimiz asimilasyon yöntemlerinin bir kaçı bu yazıyı okuyan her Alevi can “Ben yaşadım diyecek” ve dik durmaya devam etmeli. Her Sünni canımızda bir kez daha dönüp İslam’ın özüne sığınmalıdır diyoruz.