Alevilik inancı tüm sosyal beklentileri içinde barındıran, hangilerinin etik hangilerinin etik olmadığını bağımsız bir şekilde değerlendiren bir güce sahiptir.
Ahlakı, Adaleti ve hukuku tüm canlıların refahı üzerindeki içsel eylem etkisi ile tanımlar.
Bizler doğanın her varlığına “CAN” deriz, Toplum olarak değiştirme-dönüştürme ve tahakküm karşı mücadele ederiz ve çoğu zaman haksızlıkların, zulmün ve yoksul kılınmışlığın bedelini öderiz ama haklılığımızdan asla vazgeçmeyiz.
Bakınız şuan dünya devletleri güzel bir dünya için dayanışma diyor, barış diyor ve doğaya ait tüm değerlerin bu doğrultuda “CAN” bulmasını istiyor.
İşte biz Aleviler inancımız gereği
Toplumsal bağlarımızın aşındığı bu salgın sürecinde işsizlik, yoksulluk ve ötekileştirmeye karşı Alevilik inancındaki sosyal paylaşım ve dayanışmaya bağlı dağıtım mekanizmalarını her zaman olduğu gibi yine harekete geçireceğiz.
Genel insan haklarını, görevlerini ve dayanışma fikrini siyasi hayata bulaştıran halkın vicdanını kendi güç ve sınırlarına göre şekillendirmeye çalışan politik zihniyete karşı bizler inancımız doğrultusunda halklar arasındaki organik dayanışmadan yana olmayı görev bileceğiz.
Yaşadığımız bu felaket günlerinde bile doğa ve sosyal yaşam sürekli siyasal alana kaydırılıyor,toplumu oluşturan tüm farklılıklar dayanışma adı altında dizginsiz kapitalizm ruhuyla modelleniyor ve kamu dayanışma politikaları sadece bir grubun tekelinde sürdürülüyor, ancak bizler tüm bu olumsuzluklara rağmen mücadele etmeye devam edeceğiz ve önce “CAN” diyeceğiz.
