UNESCO KÜLTÜREL MİRAS KOMİTESİ’NE,
UNESCO Genel Direktörü
Khaled El-Enany
7, place de Fontenoy,
75352 Paris,
Fransa
Konu:
Yunus Emre’nin Manevi ve Kültürel Mirasının Korunması Hakkında
Başvuran:
Necati Şahin
(Kültür Sanat İnsanı)
***
Sayın UNESCO Genel Direktörü Khaled El-Enany Hanım…
Size, Yunus Emre’nin mısralarını da araya sepiştirerek yazıyorum…
“Bir ben vardır bende,
benden içeri”
UNESCO,
13 yüzyıl Anadolu Rönesans’ın ulu Ozanı ve biz Alevilerin Yol Mürşidi Yunus Emre ‘nin maneviyatını onure etti.
İnsanlık kültürüne yaptığı katkıların onuruna 1991 yılını “Yunus Emre Yılı” ilan etti.
Böylece Yunus’un adının, barışın, hoşgörünün, insan sevgisinin simgesi olarak evrensel belgelerde de yaşamasına, insanlığın vicdanına ışık tutmasına öncülük etti.
Teşekkür ediyorum
Ben, Arkadaş Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmeni olarak aynı yıl Almanya’da “Yunus Diye Göründüm” adlı tiyatro eserini sahneye taşıdım.
1990–1995 yılları arasında Almanya’nın birçok kentinde Türkçe-Almanca olarak Yunus’un evrensel mesajını insanlığa iletmeye çalıştık.
Bu projeye UNESCO Bonn Temsilciliği de katkıda bulundu.
Teşekkür ediyorum.
Bugün ise Devletimizin kurduğu “Yunus Emre Enstitüsü”nde yapılan büyük yolsuzluk, hırsızlıklar ile
Yunus’un adı aynı karede yer alması vahim bir durumdur.
Yunus Emre’nin
Alevi toplumunun gönlündeki kutsallıktan koparılıp, etik dışı uygulamalarla anılmaktadır ne yazık ki.
Yunus Emre’nin adı, devlet kurumları tarafından yürütülen bazı faaliyetlerde etik ve mali standartların ötesinde kullanılmıştır.
Mahkeme süreçleri ve basına yansıyan belgeler, Yunus Emre adıyla yapılan uygulamalarda ciddi yolsuzluk ve denetimsizlik olduğunu göstermektedir.
“Mal sahibi, mülk sahibi,
Hani bunun ilk sahibi?”
Bu durum yalnızca idari bir zafiyet değildir; Alevi toplumu ve insanlığın manevi mirasına yapılmış ağır bir darbedir.
Yunus’un öğretisi, aziz adı dünyevi hırs ve çıkar ile yan yana anılamaz.
Bu, UNESCO 2003 Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin etik ve topluluk katılım ilkeleriyle çelişmektedir.
*
Sayın Genel Direktör,
Alevi toplumu için Yunus Emre, bir Ozan ötesidir. İnanç ve felsefimizin yol Mürşididır.
İnsanlık öğretmenidir.
Bir büyük hümanisttir.
13 yüzyıl
Anadolu Rönesans’ın sembolüdür.
Bu özellikleri
UNESCO’nun kültürel yaşatma ilkeleri ile de uyumludur zaten.
“Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı…”
*
Sayın Genel Direktör
Sizlerden Taleplerim:
1. UNESCO Etik Komitesi’nin Yunus Emre adının kamusal kullanımını incelemesi,
2. Yunus mirasının temsilinde Alevi-Bektaşi topluluklarının, sanatçıların ve akademisyenlerin sürece dâhil edilmesi,
3. Yunus Emre adının etik ve manevi boyutuna ilişkin bir UNESCO manifestosu yayımlanması,
4. Alevi toplumunun manevi mirasının, devlet yapılarından bağımsız olarak uluslararası hukuk ve kültürel koruma mekanizmalarıyla korunması.
*
Sayın Genel Direktör,
Bu Mektubum yalnız Sizlere, UNESCO’ya değil, tüm Alevi kurumlarına, sanatçılara, aydınlara ve hukukçulara da bir çağrımdır:
YUNUS EMRE
adını bürokrasinin kirli çarkında, yolsuzluk girdabında kurtarmak Türkiye Aydın, Sanatçı, Yazarlarına; Pen Yazarlar Birliği gibi kurumlara ve Alevi kurumlarına düşer aslında.
Böyle büyük bir Ozanı, Filozofu, Alevi inanç Mürşidinin adı üzerinde yapılan büyük yolsuzluğa seyirci kalmanızı, duyarsız kalmanızı kabul edemiyorum Dostlar…
Manevi mirasın gerçek sahipleri, biz Alevi Toplumun yanısıra Aydınlar, Sanatçılar, Yazarlar, Kültür Akademisyenler de olmalı…
Bu çabam da beni yalnız bırakmayınız lütfen…
*
Sayın Genel Direktör,
Bu başvurum bir vicdan dilekçesidir.
Yunus Emre adının, para ve güç ilişkilerinin değil, sevgi adaletin sembolü olarak korunması içindir.
UNESCO’nun kültürel adalet ilkesine güveniyor, bu ihlalin etik çerçevede ele alınmasını talep ediyorum.
“Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım,
Sevelim, sevilelim
dünya kimseye kalmaz.”
Saygılarımla…
Necati Şahin
Sanat Yönetmeni